KKTC Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) Başkanı M. Rifat Hisarcıklıoğlu, Silifke Ticaret ve Sanayi Odası tarafından Girne’de düzenlenen Liderlik Akademisi’nin açılışına katıldı.
Etkinliğin açılışında konuşan TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu, etkinliği düzenleyen Silifke Ticaret ve Sanayi Odası’na teşekkür etti.
HABER : ATİK ECEYLAN KAÇAR
KKTC ekonomisinin muhakkak kendi ayakları üzerinde durabilmesi gerektiğini vurgulayan Hisarcıklıoğlu, “Bunun için de güçlü bir özel sektörün varlığının çok önemli olduğunu düşünüyorum. Özel sektörün geliştirilmesi için, Kıbrıs Türk Ticaret Odası ile uzun süreden beri birlikte çalışıyoruz. İkili ticaret ve yatırım imkânlarının geliştirilmesine yönelik olarak ayrıntılı bir rapor hazırlattık. Ayrıca yine birlikte kurmuş olduğumuz Türkiye-KKTC Ticaret Odası Forumu, ikili ticaret ve yatırım ilişkilerinin geliştirilmesine odaklanmıştır. Yine 2011 yılında beri yatırım ortamının iyileştirilmesi konusunda da birlikte çalışıyoruz” dedi.
Hisarcıklıoğlu, KKTC’nin dünya ile bütünleşme çabalarına destek olduklarını, bu amaçla, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği olarak, yer aldıkları her uluslararası ortamda, uygulanan haksız ambargoları gündemde tuttuklarını söyledi.
Silifke TSO’nun, 113 yıllık geçmişiyle, Türkiye’nin en köklü Odalarından biri olduğunu belirten Hisarcıklıoğlu, “Uluslararası akredite belgesine sahiptir ve böylelikle dünya standartlarında hizmet verdiği tescil edilmiştir. Odamız, başlatmış olduğu bu liderlik akademisiyle, Türkiye’de bir ilki de gerçekleştirmiş ve vizyonunu ortaya koymuştur. Burada, girişimcilikten, ticarete ve kalkınmadan, kişisel gelişime birçok konuda, uzman isimler ve akademisyenler bir araya gelmiştir” dedi. Hem pandemi, hem de artan ekonomik sıkıntıların herkesi zorladığını vurgulayan TOBB Başkanı, “İşte doğru liderliğe de, en çok böyle günlerde ihtiyaç duyuluyor. Türkiye’de özel sektörün asli temsil görevini Odalarımız ve Borsalarımız üstleniyor. Oda ve Borsa Başkanlarımız, il ve ilçelerinin kanaat önderleri olarak görülüyor. Sözü dinleniyor, itibar görüyor ve takip ediliyor. Oda ve Borsa Başkanlarımın, Meclis Üyelerimin hepsi de, bu makamlara seçilerek geliyor. Hem de bir değil, birkaç seçimden geçiyor. Piyasadaki rakibinden oyunu isteyerek, onun hak ve hukukunu korumak üzere bu görevi üstleniyor. Bu nedenle, insanlar her dertlerini onlara aktarıyor, onlardan yardım istiyor. Dolayısıyla bu süreci en iyi şekilde yönetmek, bu insanlara doğru liderlik etmek gerekiyor. İşte Silifke TSO’mızın, doğru zamanda yaptığı bu doğru iş, ihtiyaç duyulan pek çok alanda sizlere destek oluyor” şeklinde konuştu.
Güçlü Oda ve Borsa sistemi sayesinde, pandemi sürecinde de üyelerinin sorunlarını yakından takip ettiklerini ifade eden Hisarcıklıoğlu, sahada yaşanan tüm sıkıntıları, önerileriyle birlikte, ilgili bakanlara iletip çözüm aradıklarını, büyük kısmında olumlu sonuçlar aldıklarını söyledi.
Hisarcıklıoğlu, özel sektöre liderlik etmeleri gereken iki büyük dönüşümün daha çıktığını belirterek şöyle devam etti: “Dijitalleşme ve yeşil dönüşüm. Şirketlerimizi dijital ortama taşıma konusunda, hem TOBB, hem de Odalar-Borsalar, projeler üretmeye ve hayata geçirmeye başladı. TOBB bünyesinde hizmete açtığımız, Akıllı KOBİ Platformu, KOBİ’lerin dijital dönüşüm üssü olmayı hedefliyor. Ayrıca kadın girişimci kurulumuz, dünyanın önemli teknoloji şirketleriyle çalışıyor, binlerce kadın girişimciye kodlama ve e-ticaret eğitimleri veriyor. E-ticaretin sağlıklı bir şekilde büyümesi için de, belirlediğimiz kriterle uyan e-ticaret sitelerini, güven damgası ile akredite ediyoruz. Öte yandan, gündemin bir diğer önemli konusu olan Yeşil Dönüşümü de yakından izliyoruz. Paris iklim Anlaşmasını geçtiğimiz ay onaylayan Türkiye, 2053 yılını net sıfır karbon emisyonu yılı ilan etti. Bu gerekli bir adımdı zira bunun dışında kalırsak, AB’ye ihracatımızda ilave karbon vergisi ödemek zorunda kalabiliriz. 2026’dan itibaren yıllık 700 milyon Euro vergi ödemeye başlayacağımız tahmin ediliyor. Demir-çelik, alüminyum, çimento, enerji ve gübrede ton başına verginin 50 Euro olacağı varsayılıyor. Bunu tüm sektörlere genişletirsek AB’ye ödememiz gereken vergi yaklaşık 2 milyar Euro’ya çıkabilir. Bunun etkisini ihraç mallarımızın fiyatının artmasıyla birlikte rekabet gücümüze olumsuz yansıması şeklinde görebiliriz. Türkiye, AB ekonomisinin ayrılmaz bir parçası. İhracatımızın yarısından fazlası gelişmiş piyasalara gidiyor. İhraç mallarımızın kompozisyonu dikkate alındığında başka pazar bulma ihtimali pek mümkün görünmüyor. Zira böyle alım gücü ve geniş pazar kolay bulunmuyor. Türk sanayiinin teknolojik sıçrama yapma kabiliyetini koruması için, bu pazarlarda yer almaya devam etmemiz gerekiyor. Dolayısıyla, Türkiye’nin AB ekonomisine entegrasyon biçimini de yeniden düşünmesi, buna adapte olacak adımları atmasına ihtiyaç duyuluyor”.
Atlantik’in iki yakasında yeniden biçimlenmekte olan yeni bir üretim ve ticaret bölgesi olduğuna dikkat çeken Hisarcıklıoğlu, “Değişeni idrak etmekten korkmazsak Gümrük Birliğinde olduğu gibi Yeşil Mutabakat sürecini de sanayimizin dönüşümü ve gelişimi için kullanılabilir. Doğru adımı atarsak imkânlar alanımız genişleyecek. Kısacası, dijital dönüşüm gibi yeşil mutabakat da, pek çok alışkanlığımızı değiştirecek. Yeni bir dünya oluşacak ve burada yerimizi almaya çalışacağız. Ama herkesin yeniye geçiş kabiliyeti ve imkânı aynı olmayacak. Demek ki bu yeni dünyaya uyum kabiliyetini nasıl artırmak gerektiğini düşünmek ve tasarlamak gerekecek. Makro ekonominin, işgücü piyasalarının ve eğitim sistemin de yenilenmesine ihtiyacı doğacak. Elbette kolay değil ama yapılabilir ve yapılması da şart” dedi.
Yeşil Mutabakat’ın kapsamlı bir yapısal reform gündemi olduğunu ifade eden Hisarcıklıoğlu, “Türkiye’nin kapsamlı ve orta vadeli bir yapısal reform gündemine ihtiyacı vardır. Bu yapısal reform gündemi makroekonomik istikrardan vergi reformuna, eğitim reformundan tarım reformuna hayatımızın tüm alanlarını kapsayacaktır. Daha önce bu kadar büyük bir yapısal reform gündemimiz olmamıştı. Zira öncekilerde yapısal reformla önceki eski dengeye geri dönmek amaçlanmıştı. Şimdi yeni dünyaya geçiş yapmak ve hayat biçimimizi belirgin şekilde değiştirmek sözkonusu. Burada da özel sektörümüze liderlik etmek ve yol göstermek görevi, Odalarımıza ve Borsalarımıza düşüyor. Biz de hem kamu idaresiyle ve hem de düşünce kuruluşumuz TEPAV ile birlikte çalışmalara başladık” şeklinde konuştu.
KKTC Cumhurbaşkanı Ersin Tatar da Liderlik Akademisi’nin KKTC’de yapılmasından mutluluk ve onur duyduklarını ifade ederek, “Biz her zaman kendimizi Türkiye’nin kopmaz bir parçası olarak görüyoruz. Son zamanlarda temaslarımız arttı. Bu KKTC için çok önemli. Biz Avrupa Birliği içinde yalnızlığa itiliyoruz. Akıllı olmamız gerekiyor. Biz Rum tarafına saygıyı gösteriyoruz. Bizim de egemenlik hakkımız v ar. Onların da buna saygı göstermesi lazım. KKTC olarak ticaretimizi artırmak zorundayız. Her zaman söylüyorum. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti cennetten kopma bir yerdir. Asıl gelişme noktamız turizm olmalıdır” diye konuştu.